
Duyusal Gelişim
Kendimizi geliştirme ve dönüştürme konusunda göstereceğimiz çaba ve kararlılık, sadece kendimize değil, çocuklarımız ve yakınlarımızdan başlayıp zincirleme topluma yayılan daha iyi bir anlama ve anlatma kabiliyeti, yani daha iyi iletişim, daha mutlu ve daha verimli bir aile ve toplum yaşantısına katkı sunacaktır.
Duyumetrik Eğitim olarak sunacağımız hizmetlerle varmak istediğimiz nokta idealist belki ütopik bir dünyaya, belki Platonun en üst noktaya yerleştirdiği "iyi ideasine" doğru yol almak.
Duyusal Gelişim
Yaşamak insan için de diğer canlılar için olduğu gibi varlığını hissetme ve sürdürme süreci. Daha dünyaya gelmeden başlayan yolculuğumuz boyunca, hem fiziksel varlığımızı hem de ruhsal varlığımızı, hissetmek için kimi zaman kanıtlamak için çabalayıp duruyoruz.
Fiziksel varlığımız ve ruhsal varlığımızı belirli temellere dayanarak ayırsak dahi biri olmadan diğeri de olmuyor. Ruhsal olarak ölü olup da fiziksel olarak yaşamak mümkün değil, ya da fiziksel olarak ölmek ama ruhsal olarak yaşamak, söz konusu değil. Savaşların acımasızlığı içinde insanlıktan uzak deneylerin yapıldığı korkunç günlerde, yeni doğmuş bebeklerin fiziksel ihtiyaçlarının tümüyle karşılanıp her türlü duygusal ihtiyaçtan yoksun bırakıldığı durumda öldüklerinin gözlendiği deneylerle bu durum bence ispatlanmış. Dahası kişinin varlığını tehdit eden ne olursa olsun; ister fizyolojik örneğin viriüs, ister psikolojik,örneğin sürekli yok sayılma, yani saygısızlığa maruz kalma, ister sosyolojik örneğin ötekileştirilme, gibi tehditler, kimi zaman bireyden kendisine, kimi zaman toplumdan bireye, olan tehditler, bireyde hastalıklara yol açmış. Bu hastalıklar psikolojik belirtiler gösterse de çoğunlukla bunu görmezden gelme yok sayma eğiliminde olduğumuzdan, etkisini fiziksel rahatsızlıklar olarak gösterinceye dek ertleleriz.
Sağlıklı bir yaşam için ihtiyaçlarımız bir çok değerli bilim adamı tarafından tanımlanmaya çalışılmış. Duyusal Gelişim başlığı altında, bu tanımlardan yola çıkarak gelişimimizde gözlediğimiz, eksik kalmış ihtiyaçlarımızı gidermeye, yönelik çalışmalara odaklanacağız. Bu çalışmalardan biri öğrenme ve merak duygumuza yönelik ihtiyaçlarımızı keşfetmek sonrasında karşılamaya yönelik adımlar atmak olacak. Kendimizle ve başta çocuklarımız olmak üzere diğerleriyle iletişimimizi gözden geçirip, ifadelerimizi (konuşma, beden ve vücut dili, ve mimiklerimizle oluşturduğumuz ifadelerimizi bir bütün olarak ele alıp, verdiğimiz ve vermek istediğimiz mesajlarla) yeniden yapılandırmaya çalışacağız
Tam bir varlık duygusu içinde olmak ve bunu sürekli kılmak sandığımız kadar kolay değil. Hiç birimiz cümlelerimizi okumayı öğrendiğimiz gibi öğrenmedik. Annelerimiz veya bizi büyüten büyüklerimiz, bize konuşma öğretirken"Aşye koş, topu tut" gibi bir eğitim süreci içinde değildi. Bizimle sürekli kendi cümleleri ile konuşan büyüklerimizden öğrendik cümleleri. "Koşma, koşarsan düşersin. Diline kırmızı biber sürerim. Büyüklerin konuşurken söze girme. Yemeğini yemezsen ağlarım....." Büyüdükçe binlerce yeni cümlemiz oldu. Çoğu bizi suçlayan sürekli, yanlışlarımızı yüzümüze vuran, bir şeylerin üstesinden gelebilecek yeteneğe sahip olmadığımızı vurgulayan cümlelerdi. Yıllar geçip anne baba olduğumuzda eleştirdiklerimiz dahil bu cümleleri kendi çocuklarımıza kurarken bulduk kendimizi. Yanlış olduğunu hissederek söyledik bir çoğunu, ama yıllarca öğrendiğimiz cümleleri bir kaç kitap okuyarak, film izleyerek, seminere katılarak değiştirmemiz kolay olmadı. Ya özgüvensiz, kendini yetersiz hisseden, sürekli kendini suçlayan, hep dinleyen ama kendini ifade etmeyen, sessiz çocuklar, ya da bencil yüksek perdeden konuşan, her konuda kendini haklı bulan, dinlemeyi bilmeyen, ya durmadan çalışan, sürekli mükemmeli arayan, ne kendinin ne de başkalarının hatalarını hoş göremeyen, yaptığı hiç bir işi beğenmeyen, sürekli eleştiren, erteleyen ya da hiç çalışmayan, kötü alışkanlıklarla bedenini de ruhunu da uyutan, kendinden vaçgeçmiş insanların yetişmesine vesile olduk. Çünkü bizleri yetiştirenler gibi bizlerde sağlıklı yetişkinler değildik.
Geldiğimiz noktada yapılan çalışmalarla bir insanın sağlıklı duygu durumu için ihtiyaçları yetişme sürecinde alması gereken duygusal eğitimlere dair sonuçlar ortaya konuldu. Bizler akıllı varlıklarız ve bizim ve bizimle birlikte yaşayanlar için hayatı zorlaştıran veya olumsuz yönlendiren davranışlarımızı gözden geçirebilir, duygularımızı ve cümlelerimizi yeniden yapılandırabiliriz. Buna yönelik bilimsel esaslar, sistematik yöntemler geliştirilmiş ve biz de hayatımızı bu yöntemleri kullanılarak daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli hale getirebilecek güce, iradeye sahibiz.
Kendimizi geliştirme ve dönüştürme konusunda göstereceğimiz çaba ve kararlılık, sadece kendimize değil, çocuklarımız ve yakınlarımızdan başlayıp zincirleme topluma yayılan daha iyi bir anlama ve anlatma kabiliyeti, yani daha iyi iletişim, daha mutlu ve daha verimli bir aile ve toplum yaşantısına katkı sunacaktır.
Duyumetrik Eğitim olarak sunacağımız hizmetlerle varmak istediğimiz nokta idealist belki ütopik bir dünyaya, belki Platonun en üst noktaya yerleştirdiği "iyi ideasine" doğru yol almak.